Pazartesi, Ocak 14, 2008

EN NIHAYET SOBELERIME CEVAPLAR!!!

Etkinlikler, özel günler arka arkaya gelince cevaplamam gereken sobelerim de bir türlü cevaplanamadı.İki ayrı konuda 3 arkadaşım tarafından sobelendim.İlk olarak son sobeme sonra da daha önceki sobeme cevap vermek istiyorum.


BLOGUN HAYATIMIZDAKI YERI



Sevgili
Aybike’ciğim ve sevgili Betül’cügüm beni bu oyuna davet ettiler.Öncelikle her ikisine de beni dusunup davet ettikleri icin cok tesekkur ediyor ve kisaca cevaplarima geciyorum.



1.Blog yazmaya ilk defa ne zaman başladım?
Blog yazmaya 15.11.2005 tarihinde ilk bloğum olan

HÜLYA’NIN DİYET SAYFASI adlı blogla başladım.Daha sonra bu blog da dahil olmak üzere birkaç blog daha açtım.Ama en çok emeği bu bloğa verdim.En sık güncellediğim de bu oldu sanırım.Blog yazarı olmadan önce Freeserver’dan bir site alıp onu yayınlamıştım ama yazı veya resim yüklerken sorun yaşıyordum ve bu kadar güncel de olmuyordu.İlk zamanlar kimseye yorum yazmıyordum çünkü nasıl yazılacağını henüz bilmiyordum.Sonradan yavaş yavaş alıştım.Bir sürü dostlarım oldu ve gittikçe bu işi daha çok sevdim.Yazmadığım veya nete giremediğim zaman blog dostlarımı özler oldum.


2.Blog yazılarımın konusu belli bir çizgide olması için çaba gösteriyor muyum? Yoksa içimden geldiği gibi mi yazıyorum?
Aslinda icimden geldigi gibi yaziyorum.Daha da uzun yazmak isterim ama sırf tarif almaya gelen arkadaşlar var ve yazı uzadıkça sıkılıp vazgeçiyorlar diye düşünüp yazılarımı kısa tariflerimi ise bol açıklamalı ve uzun tutuyorum.Genellikle değişik tarifler yer vermeye çalışıyorum.Arada ilk yemek yapmaya başladığım zaman bilemeyip başkalarına sorup öğrendiğim tarifleri de resimli ve ayrıntılı vermeye çalışıyorum ki yeni başlayan arkadaşlara da yardımcı olabileyim.(Mesela ben bamya ayıklamayı filan bilmiyordum.Hep anneme sorardım). Tarif dışında bazen kendimin veya sevdiklerimin özel günlerini de paylaşıyorum ki beni daha iyi tanıyabilesiniz.



3. Blog yazmak için gün içinde bazı şeylerden feragat ediyor muyum?
Aslında feragat etmek istemiyorum ama bazen bilgisayar başına oturup yorum yazmaya başladığım zaman vakit birden geçiyor ve bir bakıyorum ki işler kalmış yemek yapmaya ise az bir zaman kalmış.Bazen de evişleri veya çocuklarıma daha fazla zaman ayırmak istiyorum ve blogumu istemeden de olsa aksatabiliyorum. Özellikle okulların tatile girdiği zamanlarda oluyor bu.



4. Blog yazmak benim için eğlenceli bir uğraşken şimdi artan bekleyiş yüzünden zorunlu bir hal almaya başladı mı?
Valla ben küçüklüğümden beri yazmayı ve bir şeyler paylaşmayı hep sevdiğimden olacak hiçbir zaman sıkılmadım blog yazmaktan.Yani benim için zorunlu bir uğraş değil gerçekten de çok eğlenceli ve zevkli bir olay.Ama bazen moralim bozuk oluyor ve hiçbir şey yapmayı canım istemiyor.O zamanlar girip hiçbir şey yazamıyorum.Sizlerin güzel yorumları ise beni o kadar teşvik ediyor ki anlatamam.Çok zevkle okuyorum yorumlarınızı ve kendimi gerçek bir köşe yazarı gibi hissediyorum.



5. Blog yazmayı daha ne kadar sürdüreceğim?
Valla bu soruya cevap vermek çok zor gibi geliyor bana, elimden geldiğince ve de ömrüm yettiğince bildiklerimi sizlerle paylaşmaya ve de sizlerden bir şeyler öğrenmeye devam etmek istiyorum.Burada o kadar güzel insanlarla tanıştım ve o kadar iyi dostlarım oldu ki bunları hiçbir zaman kaybetmek istemem.Dünyanın 4 bir köşesinden dostlarım var ben onları merak ediyorum birkaç gün yazmayınca onlar da beni.Bu bence çok güzel bir şey.



SEVERIM OYUNU
Bu oyun için beni sevgili
Sevda’cığım 14 Eylül 2007’de sobelemişti.Bu kadar geç kaldığım için öncelikle ondan özür diliyorum.Sonra da cevaplarıma geçmek istiyorum.

Severim... Kendimi üzgün hissettiğim bir anda bir dost sesi duymayı.

Severim... Moralim bozuk olduğu bir anda kızımdan bir öpücük almayı.

Severim... Canım tatlı istediği zaman mutfağa girip bir şeyler yapmayı

Severim… Arkadaşlarıma doğum günleri veya özel günlerinde hiç beklemedikleri bir sürpriz yapmayı.

Severim...Arkadaşlarımın bana hiç beklemediğim bir sürpriz yapmasını

Severim...Sabah erken saatlerde sokaklarda kimseler yokken (yazın tabii) o mis gibi havayı ciğerlerime çekerek yürümeyi

Severim... Arkadaşlarım veya ailem için mutfakta yeni bir şeyler deneyip onları şaşırtmayı....

Severim... Masmavi bir denizde saatlerce hiçbir şey düşünmeden yüzmeyi

Severim... En az 1 hafta her şey dahil bir otelde ailemle tatil yapmayı

Severim... Oğlumu,kızımı,eşimi ,ve bütün ailemi, Kıbrıs’ımı, Türkiye’mi, milletimi…

Severim... yağmurda yürümeyi, kartopu oynamayı.

Severim... şarkı söylemeyi,şiir yazmayı,çikolata ve dondurma yemeyi,fıstık yeşilini,hayaller kurmayı,sevdiklerimle konuşmayı,insanları severim

Daha yazacak o kadar çok şey var ki ….ama sizi daha fazla sıkmayayım.Bu çok uzun bir post oldu çünkü.Sobelenecek kimse kaldı mı bilmiyorum.Çünkü en geç ben cevapladım herhalde.


Ben de ablamı sobeleyim bari.



HEPİNİZİ ÇOK SEVİYORUM :-)

4 yorum:

Betül dedi ki...

Sevgili Hülya'cığım
Öncelikle sobeyi cevapladığın için teşekkür ediyorum. Demek sen 2005 ten beri yazıyorsun, biz çok geç keşfetmişiz blogları.Bloğumla ilgilenmeyi ben de çok seviyorum, ama aynı senin gibi asıl sorumluluklarımız için bu sevdiğim uğraştan fedakarlık yapıyorum.Canım seni biraz daha tanımak güzeldi. Her şey gönlünce olsun.....

Aybike Ceylan dedi ki...

Canim Hulya'cigim,
Cevapladigin icin sagol.

Yeni makinan ile cekilen resimlerini merak ediyorum. Cok optummm

HULYA dedi ki...

Sevgili Betül'cüğüm,
Geç de olsa iyi ki de keşfetmişsiniz de ben de sizleri keşfetmişim.Sevgiler

HULYA dedi ki...

Aybike'm
Sen sobelersin de ben cevaplamaz mıyım hiç?Makineye daha alışamadım hala telefonla çekiyorum resimleri.Sevgiler